Bir Metabolizma Felaketi
Diyabet yani şeker hastalığı (Diyabetes Mellitus) toplumun %1-2’sinde direkt olarak görülen ayrıca %7’sini etkileyen bir hastalıktır. Ki bu rakamlar bir hastalığın insidansı (Görülme sıklığı) için azımsanmayacak kadar yüksektir. Peki diyabeti bu denli önemsenmesi gereken bir halk sorunu yapan mekanizması nedir? (Ki biz buna hastalığın patogenezi diyoruz.) Diyabetin patogenezi, diyetle aldığımız karbonhidratların yıkım ürünü (Yapı- taşı) olan glikozun kandan dokulara ve hücrelere geçemeyip kandaki konsantrasyonunun artmasıdır (Hiperglisemi). Ve bu durumun çeşitli komplikasyon ve semptomlara yol açma- sı diyabeti meydana getirir. Diyabet teşhisi için en önemli tanı yöntemi kan glikoz seviyelerine bakmaktır. Kandaki normal değeri 70-120 mg/dl olan glikoz düzeyinin, rastgele ölçülen zamanlarda 200 mg/dl’nin, açlık zamanında 126 mg/dl’nin ve oral glikoz tolerans testi (OGTT) 2. saat değeri olarak 200 mg/dl’nin üstünde çıkması diyabet için tanısaldır. Diğer bir tanı yöntemi ise HbA1c değerinin %6,5 ve üzerinde olmasıdır.
Kan glikozunun verilen değerlerin üstüne çıkmasının (Diyabet) nedeni ise glikozun kandan hücre içine geçişinde anahtar görevi yapan ve hücre yüzeyinde bulunan reseptörlere bağlanan insülin adlı hormonun çalışmasında ortaya çıkan sorunlardır. Burada ise diyabetin iki çeşidi karşımıza çıkıyor: Tip 1 ve Tip 2 Diyabet.

Tip 1 diyabet tüm diyabetlerin %10’unu oluşturur. Nedeni ise otoimmünite (Vücudun kendine karşı bağışıklık geliştirmesidir. Tabi otoimmünite için genetik yatkınlığın olması gerekir. Bu tipin patogenezi ise insülinin hiç olmamasıdır. Her yaşta görülebileceği gibi en çok okul öncesi ve puberte (Ergenlik çağı) döneminde görülür. Bu tipte karaciğer, kas ve yağ dokusuna besin (Glikoz) girişi azalır ve bu dokulardan dolaşıma glikoz, aminoasit, ve yağ asidi geçişi olur. Yağ asidi artışı diyabetik ketoasidoz durumuna yol açar.
Tip 2 diyabet tüm olguların %80-90’ını oluşturur. Çoğu zaman obezite ile birliktedir. Şöyle ki obezite ve Tip 2 birbirlerinin sebebi olabilirler. Bu tipte patogenez ise Tip 1’deki kadar olmasa da insülin azlığı; en çok ise var olan insülinin işlev görememesidir. Yani hücre yüzeyindeki insülin reseptörlerindeki cevapsızlık (İnsülin direnci) sonucu glikozun hücre içine girememesidir.
Tip 1 ve Tip 2 diyabetin ayrımından bu kadar bahsettikten sonra her iki tipte de görülen genel bulgulardan bahsetmek istiyorum.
Diyabetin vücutta yol açtığı en sık bozukluk aterosklerozdur (Damar sertleşmesine bağlı damar tıkanması). Ateroskleroz, diyabette en sık ölüm sebebi olan koroner damar tıka- nıklığına bağlı kalp krizine (Myokard Enfarktüs-MI) neden olur. Ayrıca ateroskleroz alt ekstremitelerde (Alt iki bacak) kangrenlere bu da amputasyonlaran (Uzvun kesilmesinden) olur.
Nöropati ise sinir sistemi tutulumudur. Nöropatide mesane ve barsak fonksiyon bozukluğu ve alt ekstremitede ani ayak düşmesi gözlemlenir.
Nefropati diyabette ölüm sebebi olarak kalp tutulumundan sonra gelir. Diyabetin bir diğer bulgusu ise göz tutulumudur. Bunlardan en sık olanı göz damarlarında kanama olan retinopatidir. Ve tabii ki de saydığım bu klinik bulguların dışın- da günlük yaşamda öne çıkan bulgular da mevcut. Bunlar ise poliüri (Sık idrara çıkma), polidipsi (Sık su içme) ve polifajidir (Sık yemek yeme).

Peki tedavi? Öncelikle spor ve düzenli egzersizle obezite ile mücadele edilmeli. Bunun dışında tabi ki de etki sürelerine göre direkt insülin preparatları veya insülin salınımını arttıracak ya da insülin direncini kıracak antidiyabetik ilaçlar gibi medikal tedaviler mevcut ama burada beslenme tedavisine değinmek daha yararlı olacaktır. Beslenmede enerji değeri azaltılmış veya enerji içermeyen tatlandırıcılar kullanılabilir. Trans yağ tüketimi azaltılmalı. Doymuş yağ; toplam kalorinin %7 sinden az, kolesterol; günlük 200 mg’ın altında, protein; günlük kalorinin %15-20 si kadar ve tuz günlük 2 gramın altında olmalı. Haftada 2 veya daha fazla porsiyon balık tüketilmeli. İhtiyaç olmadıkça vitamin ve mineral takviyesi gerekmiyor. Bunun dışında günlük karbonhidrat alımına dikkat edilmesi ve günlük 130 gramın altına inilmemesi gerekiyor.
Diyabet ana hatlarıyla bu şekilde. Tabii ki de ayrıntıları var. Çok geniş ve karmaşık bir konuyu kısa ve anlaşılabilir bir şekilde anlatmaya çalıştım. Umarım diyabet konusunda sizlere bir şeyler katabilmişimdir. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere, saygılarımla…
TANER BARAN
Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Sonbahar / 2018