Adalet Tanrıçası Themis Değilmiş!?
Uzun zamandır kulislerde (Adalet saraylarında, hukukçuların odasında) gördüğümüz adalet tanrıçası heykelinin adını THEMİS olarak zikretmekte ve bilmekteyiz. Hatta internet üzerinden kendisinin heykelini alırken adres çubuğuna bu şekilde ismini yazmaktayız. Yaptığım araştırmalar sonucunda ülkemizde ve dünya- da adaletle ilgili yerlerde heykelini gördüğümüz bu kişinin aslında THEMİS olmadığını öğrenmek beni fazlasıyla şoka uğrattı! Themis’in, adalet tanrıçasının, kim olduğundan ve adalet tanrıçası olarak geçirdiği evrimlerden biraz bahsede-rek konuyu açıklığa kavuşturabiliriz.
Adalet tanrıçasının heykelini Batı kültürünün yerleştiği tüm ülkelerde adalet ve düzenin korunduğu mekânlarda görmek mümkündür. Zira Türkiye’de de durum farklı değildir. Hukuk fakültesi öğrencilerinin, avukatların, hakimlerin ve savcıların odasında minyatür halini görmek kimseyi şaşırtmaz. Adalet saraylarımızda ise boyutları yüksek tutulur ve sizi girişte selamlarlar, adeta cumhuriyetin ve bağımsız yargının temsilcisi edasıyla, yüksekten bakarlar.
Themis, bir Yunan Tanrıçasıdır. Antik Yunan mitolojisine meraklı olan arkadaşlarımızın bunu bildiğini ve kendisini tanıdığını biliyorum. Mitoloji ile ilgilenmeyen arkadaşlarımız için kısaca açıklamak gerekirse; Themis, Yunan Mitolojisinde Uranüs ve Gaia’nın kızıdır. Zeus’un Metis (Hera)’ten sonraki ikinci karısıdır.

Ensest bir ilişkiden doğan Themis’in bugünkü halini alması yüzyılları alacak ve birçok yeniliği kendine katacaktır. Erkek hegemonyasından, ataerkil toplumdan çok önce meydana gelen Themis, bir kadın ve bir tanrıça olarak ilk önce siyah bir giysi ve elinde bir asa ile tasvir edilmiştir. Rönesans ile birlikte eline bir kılıç ve terazi verilmiştir. Zamanla şu anki halini alacak olan Themis, Tanrı ve Tanrıçaların yaşadığı ve hüküm sürdüğü Olympos şehrinde yaşar. Zeus ile birlikte belirlediği kuralları koyan ve düzenleyen Themis, Yunan mitolojisinde “YASA” demektir. Bu yasa ölümsüz Tanrı ve Tanrıçaları kapsadığı için Themis’in koyduğu kurallar ve kanunlar, TANRISAL YASALARDIR. Tanrısal yasalar, geçici olmayan, evrensel ve ölümsüzdür. İnsansal yasa ise “NOMOS”tur.
Zamanla Yunan gücünü yitirirken başka bir imparatorluk doğmaktadır. Yüzyıllar sonra bile gücü, bilgeliği ve hukuku oluşturan yapısıyla anılacak olan, 21. yüzyılda bile hukuk fakültelerinde hukuku okutulan: Roma İmparatorluğu.
Roma hükümdarlığı güçlendikçe, tapındıkları Yunan tanrıları ve tanrıçaları onlar için biçim ve isim değiştirir. Yunanlılar şehir devletlerinde yaşayan ekonomik olarak gelişmeleri ile birlikte daha çok sanat ve felsefeye yönelen bir kavimdi. Ancak Roma İmparatorluğu savaşları, acımasızlığı ve fethettiği yerlere götürdüğü hukuku ile bilinen bir imparatorluktur. Dolayısıyla artık Tanrı ve Tanrıçalarının da buna göre bir ivme kazanması şarttı. Themis artık “JUSITITA” olarak Roma İmparatorluğunda anılmaktadır ve Yunanlılarda olan ikizine göre çok daha serttir. Çünkü artık daha büyük bir topluluğa, en önemlisi savaşçı bir topluma hizmet etmektedir ama görevi hala aynıdır. Adaleti sağlamak.
Jusitita da adalet ve düzen tanrıçasıydı. Themis’ten farklı olarak gözleri kapalı olarak simgelenmiştir. Sanırım şu an dünyanın çoğu yerinde mahkemelerde ve meydanlarda sergilenen heykelin adı Themis değil Jusitita’dır diyebiliriz. Tabii bu durum tartışmalıdır. Zaten hukukçular her konuda tartışmayı sevdiği için bunu es geçeceklerini düşünmüyor- dum. Sonuçta bizde doktrin diye bir kurum var.
Gözlerinin kapatılmasını iki farklı şekilde yorumlayanlar vardır. Birinci sav, ona bu şekilde objektiflik kazandırdığı yönündedir. Roma Hükümdarlığı gibi baskın, savaşçı ve işgalci bir topluluk, Yunanistan’dan farklı olarak birçok coğ- rafyaya yayılmıştır. Bu yüzdendir ki Romalılar, Tanrıçanın adaletli bir yargılama yapabilmesi için gözlerinin kapalı olması gerektiğini düşünmüşlerdir.
İkinci sav ise Themis’i giydiren ve gözünü kapatanların muhtemelen erkekler olduğu yönündedir. Roma İmparatorluğu ve Rönesans ile birlikte gelen ataerkil toplum yapısı bu durumun bir tezahürdür. Rönesans’ı tarih kitaplarında bir aydınlanma olarak gördük. Evet, Rönesans kendi çağına bir aydınlanma kattı. Ancak 21. yüzyılda bile erkek egemenliğinin baskısının yıkılmaya çalışıldığı günlerde, 15. ve 16. yüzyılda kadın ve kadın haklarından bahsetmek imkânsız gibi gözükmektedir.
Themis ve Jusitita heykellerinin farklılıkları olduğu kadar ortak yönleri de çoktur. İkisi de ellerinde birer terazi bulundurmaktadır ve kefelerinin içi boştur. Bunun anlamı ise adaletin dengeli bir şekilde dağıtıldığını göstermektir. Ellerinde tuttukları kılıç ise adaletin gücünü göstermektedir. “Lady of Justice” yani Jusitita’ya eklenen son özellik ise “bakire”liğidir. Kadın ve bakire olması onun bağımsızlığını simgelemekte, denmektedir. Her ne kadar bakireliğin bir kadına ne gibi bir bağımsızlık kazandırdığını anlayacak durumda olmasam da bu özelliği ona yine erkeklerin verdiğini düşünmeden edemiyorum.
Son olarak şu anki heykelde tasvir edilen Themis ya da Jusitita’nın ayağının altındaki yılan ve kitaptır. Yılan onun(Themis/Jusitita) toplumdaki kötülükleri yerle bir edip ayağının altına aldığını göstermektir. Kitap ise kanunlarla bu kötülükleri yerle bir ettiğini simgeler.
Görüldüğü üzere Antik Yunandaki Themis ile Roma İmparatorluğu ile birlikte değişen Jusitita’nın aslında özde aynı ancak iki farklı Tanrıça olduğu bellidir. Yüzyılların bittiğini, çağların açılıp kapandığını, devletlerin ve imparatorlukların yok olduğunu ve onlarla birlikte gelişip kendine yeni özellikler katan adalet tanrıçasının ismi karmaşık bir konudur. Ancak tüm dünyada hala o adaletin temsilciliğini yapmaktadır.
Sunay Akın’ın bu durum hakkında güzel bir şiiri vardır:
“Beyaz adam özgürlük gibi adaleti de bir kadın heykelinde simgeledi
Ama elinde terazi tutan zavallı kadın gözleri bağlı olduğu için
Kendisine tecavüz edenin kim olduğunu göremedi.”
GÜLSÜM ÖZYURT
Beykent Üniversitesi, Hukuk Fakültesi
Sonbahar / 2018